Salı, Mayıs 30, 2006

Haftasonu Gezmesi

Sizin oralarda hava nasıl? Bizim buralar acaip sıcak. Sanki ilkbahar çok kısa sürdü. Bu sene yaza o kadar hazırlıksız yakalandım ki, sabahları ne giyip çıkacağımı bilemiyorum. Hala yazlık-kışlık değiştirme işini yapamadım :))

Hazır mevsimi açılmamışken Ağva'ya gidelim dedik. Cuma akşamından yola çıktık, yanlış yoldan gitmeye karar verdiğimiz için Teke-Ağva arasındaki virajlı yola girdiğimizde hava çoktan kararmıştı. İlk defa Ağva'ya gittiğimiz yolu da bilmediğimiz için yavaş yavaş gittik. Kalacağımız motele vardığımızda akşam saat 10 olmuştu, aslında İstanbul'dan 1,5 saatmiş, ama biz 3 saatte ancak vardık.

Sabah kuş sesleri ile uyandık. Nehir kenarındaki kahvaltıdan sonra sahile indik. Geniş ve güzel Ağva kumsalı heyecanla haftasonu misafirlerini bekliyordu. Karpuz kabuğu denize düştü mü bilmiyorum, ama deniz sezonunu açanlar var. Ben hala yazlık malzemelerimi çıkartmadığım için eşofmanımın paçalarını sıvadım, şöyle Karadeniz'in hafif dalgalı sularında ayaklarımı serinlettim. Bir süre sahilde kumlardan yürüdük, bazı yaramaz dalgalar paçalarımı ıslattı.

Cumartesi günü Ağva kafa dinlemeye ne kadar uygunsa, pazar günü de o kadar kalabalıktı. Havanın güzelliğini görenler biraz temiz hava, biraz değişiklik için sabahın erken saatlerinde Ayva'ya gelmeye başlamışlardı. Pazar akşamı dönüş trafiğine kalmamak için 11:30 gibi yola çıktık. Aslında toplamda 1 tam gün kaldık, ama sanki uzun bir tatil gibi geldi.

Ağva'ya ille de konaklamalı gitmek gerekmiyor, cumartesi sabah erkenden yola çıkıp akşam üstü de dönebilirsiniz. Aklınızda olsun, Üsküdar'dan saat başı dolmuş kalkıyor. Fırsatınız varsa cumartesi günü gitmenizi öneririm, pazar günleri kalabalık oluyor gibi görünüyor.

Yaz mevsimin ilk ayına gireceğimiz şu günlerde serin bir yaz geçirebilmeniz dileğiyle



Pazar, Mayıs 21, 2006

Küpeler-2... ve Da Vinci Şifresi

Ben bu küpe işini çok sevdim. Modele göre bazen çok el oyalıyor, ama kolyeye göre daha çabuk bitiyor. Bazen küpenin tekini yapıyorum bi hevesle, sonra diğerini yapmaya üşeniyorum :) Öyle yalnız olmaz di mi? Diğer eşini de bir süre sonra yapıyorum.

Bu haftasonu büyük bir merakla beklediğim Da Vinci Şifresi filmini izledim. Yorumlarda yazıldığı kadar -gülünmeyecek yerde gülünüyormuş- kötü değil. Sonunu bilmeme rağmen sıkılmadım, keyifli bir 2,5 saat geçirdim.

Başrol oyuncuları rollerine çok yakışmış. Audrey Tautou'yu ilk olarak Amelie filminde görmüştüm. İzlemediyseniz, kesinlikle izlemenizi öneririm, bence kaçırılmaması gereken bir film. Tom Hanks'i pek sevmem, nedenini bilmiyorum, onun oynadığı filmler de hiç cazip gelmiyor. Ama iş bu film olunca mecburen izledim. Kitap çok sürükleyici ve inanılmaz detay vardı, açıkçası bu kitabı beyazperdeye nasıl aktardıklarını çok merak ediyorum. Lafın kısası, güzel özetlemişler :)





Pazartesi, Mayıs 15, 2006

YE # 10 ÇİLEK

Bir kaç aydır yemek etkinliklerini kaçırıyordum. Ama bu ay son dakikaya bırakmadığım için sizler için 2 tarif hazırladım : Çilek Reçeli ve Çilekli Dondurmalı Tart. Organizasyon için Benim Küçük Mutfağım blogunun sahibi Tuğçe'ye teşekkür ediyor, çilekli tarif gezimiz için kendisine kolay gelsin diyorum.


Daha önce hiç reçel yapmamıştım. Ekmek makinasını da yeni aldığım için bir heves reçel programını denedim. Çilekleri yıkamak ve ayıklamak dışında başka bir işi yok, çok pratik oldu. Çilek reçelinde şeker ve meyve ölçüsü 1:1 olmasına rağmen çok tatlı sevmediğimiz için 400 gr meyveye 250 gr şeker kullandım. 2 yemek kaşığı da limon ekledim. Heyecanla 1 saat 20 dakika reçel programının bitmesini bekledim.

Ben deneme amaçlı yaptığım için az meyve kullandım. Daha fazla yapmak isterseniz karıştırma aşamasında pişirme kabından makinanın içine taşma olacağını göz önüne alarak miktarı arttırabilirsiniz.

İçine sıcak su döküp boşaltarak kavanozları ısıtın. Bu şekilde ani sıcaklık değişiminden dolayı camın çatlasını önlemiş olursunuz. ( Çaycılar da seri halde bunu yaparlar ya ) Sıcak reçeli kavanozlara boşaltın ve soğumaya bırakın.

Peki reçel nasıl oldu? İlk düşüncem, bana çok sulu geldi. Ama içinde neler olduğunu düşününce benim için bir sakıncası yok. Sulu olan kısım sadece çilek suyu ve şeker. Ekmeği banınca nefis bir çilek tadı alıyorsunuz. Sonuç bol taneli ve lezzetli bir çilek reçelimiz oldu :)


Gelelim Çilekli Dondurmalı tart tarifine. Bu tarifi bi zamanlar bir dergi eki olarak verilen Tukaş çilek kitapçığından buldum. Tarifteki malzemeleri aynen aktarıyorum. Ancak ben tartı ölçülerin yarısını dikkate alarak hazırladım, üzerine de krem şanti koymak yerine çikolata eritip döktüm. Tukaş'ın dondurmasını hazırlamak yerine hazır sade ve çilekli dondurma alıp tartın içine karıştırarak doldurdum. Yaz için gayet pratik ve hafif bir tatlı oldu.

Malzemeler:
2 paket petibör bisküvi
100 gr tereyağ
1 çorba kaşığı toz şeker

1 paket Tukaş çilek aromalı dondurma
Yarım su bardağı Tukaş çilek reçeli
Yarım paket Tukaş sade krem şanti
200 gr labne peyniri
200 gr çilek
1.5 su bardağı süt

Yapılışı:
Dondurmayı üzerindeki tarife göre hazırlayın. Krem şantiyi de tarife göre hazırlayıp sıkma torbasına doldurun.
Bisküvileri ufalayıp robottan geçirin. Üzerine tereyap ve şekeri ekleyip yoğurun, tart kalıbının dibine kaşıkla bastırarak yayın. 20 dakika buzlukta bekletin.
Dondurmayı tartın içine yayın.
Labne peniri ve çilek reçelini mikserde krema kıvamında çırpın. Dondurmanın üzerine ilave edip buzlukta 10 dakika bekletin. Çilek ve krem şanti ile süsleyip buzlukta 5 dakika daha bekletin. Dilimleyip servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.

Perşembe, Mayıs 11, 2006

Küpeler...

Boncuklarımı özlemişim. Pazar günü evde boncuklarla oynadım. Sonuçta bu küpeler çıktı, nasıl güzel olmuşlar mı?




Pazar, Mayıs 07, 2006

Yeni Ekmekler

Ekmek makinasını aldığımızdan beri eve dışarıdan ekmek almıyoruz. Zamanım varsa internetteki tarifleri deniyorum, yoksa Söke Un'un hazır ekmek karışımlarından yapıyorum. Geçtiğimiz haftalarda Tarçın'ın Mutfağı'ndan iki tarif denedim : Cevizli Ekmek ve Kepekli Ekmek. Tarifleri aynen uyguladım. Farklı olarak kepekli ekmeğe 1/3 cup keten tohumu ve 1/3 cup ayçekirdeği içi ekledim. Ekmek makinasının 700 gr somun ayarını seçerek 1 numaralı programda pişirdim.

Cevizli ekmeği denediğimde, saat epeyce geç olmuştu. Soğumasını beklemeye hem sabrım kalmamıştı, hem de çok uykum gelmişti. Kalıptan çıkardıktan sonra içini görmek için hemen kenarından kestim. Ekmek daha soğumadığı için tabii ki kestiğim yer hamur hamur oldu. Aklınızda olsun, benim gibi sabırsızlık etmeyin, ekmek soğuduğunda kesip içine bakın derim :))

Bu aralar ilham perileri hala ziyaretime gelmiyor. Ama belki gelirler diye boncuklarla oyalanıyorum. Ufak bir şeyler yaptım. Tamamlayınca sizler paylaşacağım.

Cevizli Ekmek

Kepekli Ekmek

Salı, Mayıs 02, 2006

1. Ulusal Takı Yarışması

http://www.hobidunyasi.com.tr/

Bugün öğleden sonra Avrupa yakasında olduğum için, iş çıkışı hemen Taksim'e sergilenmeye değer bulunan eserleri görmeye gittim. Aslında sergilenmeyenler bile eminim çok güzel ve orjinaldir. Yarışmaya katılmak, değişik bir şeyler tasarlamaya uğraşmak bile büyük cesaret, büyük emek işi. Katılan herkesi can-ı gönülden tebrik ederim.

1171 tasarım katılmış, bunlar içinden 435 tanesi sergilenmeye değer bulunmuş. Eğer yarın yolunuz Taksim civarına düşerse, hatta bence düşürmeye çalışın, bu güzel eserleri Taksim Metro sergi salonunda görebilirsiniz. 3 Mayıs saat 18:00'da sergi sona eriyor.

Sergi ile ilgili ne yazsam bilemedim, gidip görmek gerek. Bezeme ve otantik örnekler sanki ağırlıktaydı. Bazı bezeme örnekleri vardı ki, insan gözünü alamıyor, yapan kişilerde iyi sabır varmış. Bir kahverengi dantelli kemer ile gümüş dalında ikincilik kazanan kolye ucu çok hoşuma gitti. Bunlar aslında kullanabileceğim tarzda beğendiklerim. Bir de gerçekten değişik tasarımlar var, ancak burdan tarif etmem mümkün değil :)

Yazmadan geçemeyeceğim, yine ilginç malzemelerle tasarımlar vardı. Bir tanesi hurma çekirdeği ile yapılmış : verniklendikten sonra ortasındaki oyuğa yeşil boncuklar yapıştırılmış. Kahverengi ile yeşil uyumu ile çok hoş bir tasarım olmuş.

Bir de yanılmıyorsam bir kolyede ayıcık şeklinde jelibon kullanılmıştı, belki de o saatte acıkmış olduğum için benzetmiş olabilirim :) Çocuğunuz falan varsa böyle bir kolye kullanmayın, "anne, gene benim jelibonlarımı mı kullandın" diye mızmızlanabilir :))) Diğer bir ilginç model de çengelli iğneler kullanılarak tasarlanmış.

Hobi dünyası takı dergilerini kaçırdıysanız ya da eksikleriniz varsa sergi salonunda 2 ytl karşılığında satın alabilirsiniz.

Bu aralar benim ilham perileri kaçtı, melekli puzzle ile uğraştığımı görünce kıskandılar herhalde :)) Bol tasarımlı günler.

Sevgiler

Pazartesi, Mayıs 01, 2006

Yapboz Ne Durumda?

Eveeet, 30 Nisan geldi, geçti. Benim yapboz bitti mi, malesef hayır :( Desenli kısmı bitti, yapması çok zevkliydi. İş gökyüzüne gelince bayağı zorlandım. Tecrübeli arkadaşlarım yardıma geldiler, ama sohbet etmekten yapbozla ilgilenmeye zaman ayıramadık. Bakalım ne zaman bitireceğim.


"Şifalı Taşlarla Sağlıklı Yaşam" adlı kitabı takı ile ilgilenen ve doğal taşlara meraklı arkadaşlara tavsiye ederim. Aslında taşların neye şifalı geldiği kısmından ziyade, kimlik kartları ve varsa hikayeleri daha çok ilgili çekti. Bir sayfa taş hakkında bilgiler veriliyor : mevcut diğer adları, olası renkleri, çıkarıldığı ülkeler, kimyasal formülü, özdeşleştiği burç, ...

Taşları kullanma ve tanıma ile ilgili ip uçları veriliyor. Örneğin Turkuaz gibi bazı taşların kolaylıkla sahtesinin yapıldığını ve gerçeğini nasıl anlayacağınız anlatılıyor. Bu taşlar kullanıldığında vücutla temas etmeli ya da eğer bir yüzükte ise taşın etkisini gösterebilmesi için enerji akışını engellemeyecek şekilde tasarlanmış olmalıymış. Benim hoşuma giden yazılar oldu, belki siz de güzel bilgiler bulabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...