Perşembe, Nisan 12, 2018

İngiltere'de Yeme İçme alışkanlıklarına dair gözlemlerim

Her yurt dışına gittiğimde marketleri talan eden ben burada kendimden geçtiğimi itiraf etmeliyim. Çok farklı kültürden çok insan yaşadığı için bu durum yemek ve malzeme çeşitliliğine de yansımış. Açıkçası kendi damak tadımıza göre hemen hemen her malzemeyi bulabildik; simit, Türk kahvesi, sucuk gibi olmazsa olmazlarımız için de Türk marketine gitmemiz yeterli oldu.

Market turlarımda beni ilk şaşırtan hazır gıdaların çokluğu oldu; sandviç, salata, balık, sos, makarna, suşi, pay,...Tüm reyonların çoğu bu tarz gıdalarla dolu, haliyle bozulmasın diye de yer aldıkları soğuk rafların da kapakları açık, marketlerin içi buzzz gibi. Yazın marketlerde alışveriş yapmak o kadar zor ki, resmen soğuğu ciğerlerimde hissedip kendimi dışarı atıyordum ya da yazın ortasında sweatshirt giyip öyle giriyorduk.

Ha şimdi bu kadar hazır yemek olması sağlıklı mı, neden evlerinde pişirmiyorlar vs diye eminim aklınızdan geçiyordur. Ben sadece Londra alışkanlıklarını gözlemleyebildim, ülkenin diğer şehirlerinde durum farklı olabilir.

Bu şehir çok kalabalık, çok pahalı, çok gelen çok giden oluyor, sürekli bir devinim içinde. İnsanlar yoğun ve zamanlarını yemek yaparak geçirmek istemiyorlar, özellikle genç nesil. Ispanaklı yumurtalı taze makarna yapmak için malzeme listesine harcayacağı para ve zaman yerine bunun yapılmışını sosu ile beraber çok ucuza alıp arkadaşları ile takılmayı seviyorlar ya da iş/okul sebebi ile süreli geldiği şehri daha çok keşfetmek istiyor. Bu arada hazır yemekler inanın gerçekten çok lezzetli ve alıp pişirmeye göre inanılmaz hesaplı oluyor.

Öğle aralarında yemek için restorana gitmek pek yaygın değil, onun yerine marketten aldıkları ya da evden plastik kaplarda getirdikleri sandviç, cips ve salata ile parklarda zaman geçirmek daha popüler. Yemeği evden getirmek o kadar yaygın bir kültür ki ev malzemeleri satan mağazalarda bu tarz kap, kutu, termos vs için özel bölümler var.


Hazır gıdaların içindekiler bölümüne bakalım, neler yok ki, palm yağından, glikoz şuruba, bir sürü katkı maddesine kadar her şey var. Aslında burada ne farklı aslında biliyor musunuz, malzemeleri açıkça yazıyorlar, glikoz şurubu kullanıp da şeker yazmıyorlar ya da bitkisel yağ deyip üstünü kapatmıyorlar, açıkça içinde ne varsa alenen yazılıyor, yemek yememek artık alanın kararına kalıyor. 

İçeriklerin bu kadar detaylı yazılmasının bir başka nedeni de ülke genelinde gıda alerjisi çok yaygın, özellikle yer fıstığına karşı. İçerik listesinde alerjenler koyu kelimelerle yazılıyor. 

  



Hep paketin üzerinde son kullanım tarihi, buzdolabında nasıl saklanacağı, ısıtmak gerekiyorsa fırın/ocak/tava/mikrodalga hangi sıcaklıkta kaç dakika kalacağı, artan olursa tekrar ısıtmayın gibi bilgiler mutlaka yer alıyor. 

Hazır yemeklere alternatif evde pişmiş gibi hazır servis alan da var. Abone oluyorsunuz, akşam belli bir saatte sıcacık yemeğiniz kapıda hazır. Alışverişe zaman ayırma derdi yok, ayrıca toplu pişirildiği için tek tek alınan malzemelerin de maliyeti de düşmüş oluyor. Bir başka alternatif de ben kendim pişiririm diyorsanız kişi sayısı kadar malzeme ve tarifi içinde olacak şekilde kapınıza kutu geliyor. Ve ennn son alternatif bizim yaptığımız gibi tüm malzemeleri alıp içimize sindiği şekilde pişirmek...

Kaptırıp çok yazmışım biraz, buraya kadar sabırla okuduysanız çok teşekkür ederim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...