Salı, Aralık 27, 2011

Çocuklara Bere ve Atkı



Bizim buralarda havalar iyice soğudu, yüksek tepelerde kar var, dışarı çıkarken soğuktan korunabilmek için bere ve boyunluğumuzu mutlaka takıyoruz.

Babaannemizin Alize'nin örgü dergisindeki tarife göre ördüğü bere işte karşınızda, takım olsun diye de atkısını ördü.

Bere : Dergideki tarife göre örüldü, ancak benimkiler bağlatmayacağı için ucuna ip yapmadık, çıtçıt dikeceğiz muhtemelen.

Atkı : Bi ters bi yüz şeklinde klasik atkı olarak ördük.

Malzeme : Bir atkı + bere takımı için 1 yumak yeterli, 5 numara şiş

Salı, Aralık 20, 2011

Turkuazoo

Pazar günü havanın kapalı ve yağışlı olmasına aldırmadan baba, anne, dede, babaanne ve 2 minno arabaya doluştuk, Turkuazoo yoluna düştük. Saat 11 gibi yola çıkmış olmamıza rağmen trafik fena değildi, araba ile Kartal'dan Bayrampaşa'ya 45 dk gibi bir süre içinde vardık.

Turkuazoo, Forum İstanbul alışveriş merkezinin içinde yer alıyor, gezi öncesi enerji depolamak isterseniz IKEA'da bir şeyler atıştırabilirsiniz.

İçerisi hafif karanlık olduğu için çocuklara birebir eşlik etmek gerekiyor, benimkilerden biri ısrarla beyaz büyük balığa takıldığı için sürekli geri kaçıp duruyordu, daha çok büyük balık göreceğiz, köpekbalıkları da varmış diye ancak ikna ettik. Deli danalar gibi koşup "balık balık, sarı balık, turuncu balık, büyük balık, kocaman balık" diye bağırışıp durdurlar.

Girişteki akvaryumların çoğu çocukların görebileceği yükseklikte, 80 metre uzunluğundaki tünel de çok keyifli. Ancak camekanlar biraz yüksek olduğu için çocukları kucağımıza almak zorunda kaldık, aslında bizimkiler tünelde balıklardan ziyade yürüyen bantla ilgilendiler, o da ayrı konu :) Çıkışa doğru o kadar yorulmuşlardı ki, bi baktım kenarlardaki yükseltilere oturmaya başlamışlar.

Bilet fiyatları malesef biraz pahalı, biz internetteki bir fırsat sitesinden aldığımız indirim kuponuyla gittik, bu şekilde biraz daha hesaplıya geldi. Fırsatınız olursa gitmenizi öneririm.

Salı, Aralık 13, 2011

Mozaik Pasta (Yumurtasız)

Evde hem çocuklara aktivite olsun, hem de misafirlerimize ikram edelim diye geçen akşam mozaik pasta yaptık. Bemim bıdıkların ellerine birer paket bisküviyi verdim, içinden tek tek çıkardılar, biraz yediler, biraz becerebildikleri kadar kırdılar, sonuna doğru canları sıkıldı, oyuncakları ile oynamak için kaçıp gittiler.


Malzemeler:

* 400 gr petibör bisküvi (2 paket)
* 2 çay bardağı süt
* 2 yemek kaşığı şeker
* 2 çorba kaşığı dolu dolu kakao
* 1 çay bardağı fındık yağı
* 1 paket vanilya
* 1/2 su bardağı kırık ceviz/kabuksuz antep fıstığı
* Portakal kabuğu rendesi (isteğe bağlı)

Yapılışı:

Önce yere bi sofra örtüsü serilir, büyük bir tepsi ve tepsinin içine de rahat rahat 3 kişinin ulaşıp bisküvileri kırabileceği büyükçe bir kap konur, sonra minik ellerin becerebildiği kadarı ile bisküviler kırılır, anne de arada büyük olanlara müdahale edip kırmaya destek olur.

Sütün içine eklediğiniz şekeri ateşte erittip ılıttıktan sonra kakao ve yağı katıp karıştırın, vanilyayı da ekleyip karıştırmaya devam edin. Kırılmış bisküvileri, cevizi, fıstıpı ekleyip iyice karın, en son olarak da portakal kabuğunu ekleyebilirsiniz.


Kolayca çıkartabileceğiniz bir kabın içine buzdolabı poşeti ya da streç film serip karışımı içine dökün, derin dondurucuda minimum 2 saat, tercihen 1 gece bekletin. Sonra afiyetle yiyebilirsiniz.

Perşembe, Aralık 08, 2011

Yeni Oyuncaklarımız

Yazının başlığında "yeni" sözcüğünü kullandım ama gerçekten de yeni oyuncak almadım. Geçenlerde banyo dolabına havluları yerleştirirken tabii ki peşimden benim minnoşlar da geldi, dolapta evladiyelik paket olarak aldığımız kağıt havluları ve tuvalet kağıtlarını gördüler. Gözlerindeki parlama inanılmazdı, sürekli oyuncak için çekişen iki kardeş, nasıl anlaştılar, ne oldu bilmiyorum, bir anda tüm ruloları kucaklayıp salonun ortasına taşıdılar :)

Aslında çok da iyi oldu, yarım saatten fazla oynadık; kuleler yaptık, devirdik, yerde halka yapıp içine girdik, kağıt kavluları 4lü yapıp yanyana koyduk tabure gibi oldu, üstüne oturduk, yerde yuvarladık, tren yaptık, vs vs.. Bir süre sonra açmaya başladılar, her yer kağıt olup cozutmaya başladığında anne olaya müdahale edip topladı :)

Her evde bulunabilecek, kırılıp, dökülme riski olmayan çok basit bir oyuncak ile kefiy alarak oynadık, eve ve evdeki herkese ait bir şey ile oynadıklarında çocuklar çoooook mutlu oluyorlar.

Pazartesi, Aralık 05, 2011

Çocuklar için boyunluk


Bir önceki yazımda kendime ördüğüm boyunluklardan söz etmiştim, evdeki 2 minnoşa da örmeye başladım. 11 cm eninde (30 ilmek) 32 cm uzunluğunda olacak. Alize'nin Şekerim Bebe yününü ve 3.5 numara şiş kullandım. Aslında takımı olsun diye bir de beresini örsem güzel olur değil mi?

Salı, Kasım 29, 2011

Boyunluk



Son bir haftadır havalar iyice soğudu, evden çıkarken çantama mutlaka beremi ve boyunluğumu atıp öyle çıkıyorum. Atkı, şal filan kullanamıyorum, çantamda bi dünya yer kaplıyorlar, o nedenle boğazımı koruyacak kadar pratik şeyler kullanmayı seviyorum.

Aslında boyunluk olayının pratikliğini atkı örmeye başlayıp sonra sabredemeyip bu kadar kısa olsa yeter derken keşfettim. Sadece 2 tanesinin fotoğrafını koydum, ama son 2-2.5 sene içinde renk renk en az 15 tane örüp hediye etmişimdir.

Krem rengini örmek çok basit, yaklaşık genişliği 25 cm, uzunluğu da 50 cm olacak şekilde haroşa örüp ucundan birleştiriyorsunuz.

Gri olan model ise diğerine göre daha çok el oyalıyor ve ip tüketiyor, ama çok şık duruyor.

Her iki modeli de Nako'nun Vizon ipini 5 numara şiş kullanarak ördüm, eminim sizler daha güzellerini örebilirsiniz, yayınlamamı isterseniz fotoğraflarınızı bekliyorum.

Sevgiler

Çarşamba, Kasım 23, 2011

Çocuklar ve Ateş

Yine karabatak olmuşum, farkında değilim. Gerçi mazeretim var, geçtiğimiz 2 ay içinde çocuklar iki kez ateşlendiler, bu sefer ateşlerini düşürmekte açıkçası çok zorlandık. Ateş düşürücüler kafi gelmeyince geceleri bile ılık duş aldırmak zorunda kaldık, ıslak havlularla ateşle mücadele etmek ayrı zor, çocuk çok huzursuz, muhtemelen kırıklığın verdiği ağrı huzursuzluk yapıyor, su içmek istemiyor, yemek istemiyor, sürekli kucak istiyor, uykusu var uyuyamıyor vs vs.

Bizde biri hastalanınca diğeri de mutlaka hastalanıyor, %50 şansım hiç yok yani. Hal böyle olunca yorucu geceler gündüzler çocuklar ancak kendine geldi, geldi dediysek de büyüklerin hep söylediği hastalıkla çocukta huyu değişir sözünü de teyid etmiş olduk. Eskisine göre daha kolay huysuzlanıyorlar, bazı şeylerde taviz verebildiğimizi öğrendiler, artık bunu daha iyi kullanıyorlar.

Sözün özü hastalık zor iş, en önemlisi sakin olmak gerekiyor, ilaç verdiğiniz halde 1 saat içinde düşmeyen ateşi çok iyi takip etmek gerekiyor, ıslak havlularla dışardan desteklemenin çok faydasını gördük ve tabii ki çocuk dokturunu mutlaka bilgilendirmek gerekiyor.


Hepinize bol sağlıklı günler dilerim :)

Perşembe, Ekim 06, 2011

LCWaikiki

Çocuklar, ev, iş derken alışverişe pek zamanım kalmıyor, mağaza mağaza dolaşma günleri mazide kaldı, ilk bulduğun yerden al çık prensibini uyguluyorum artık.

Havalar serinledi malum, geçen kıştan kalan sweatshirtlerimiz biraz küçülmüş, yenilerini almak gerek, ama fırsat bulup bir türlü gidemedim.

Neyse, LCWaikiki'nin online satış yaptığını fark ettim, hatta geç fark ettiğime de çok üzüldüm. Ürünleri hem kaliteli hem de uygun fiyatlı olduğu için mağazaları müşteri akınına uğruyor, benim gibi zamanı kısıtılı olanlar için uygun bedeni vs bulmak biraz yorucu oluyor.

Dün saat 11 gibi ilk siparişimi verdim, aynı gün saat 16:00 gibi siparişimin kargoya verdildiğini bildiren email geldi ve bugün öğleyin kargoyu teslim aldım. Ürünler kutunun içine konmuş, kutunın dışına da naylon ile kaplanmış. İnternetten yapılan alışverişlerde iade/değişim ve kargo ücreti genelde soru işaretlerine neden oluyor, LCW sitesinde verilen bilgilere göre 50 TL üzeri alışverişlerde kargo ücretsiz ve eğer aldığını ürünü değiştirmek isterseniz kullanılmamış olmak kaydıyla en yakın mağazasına götürebiliyorsunuz.

Son aylarda çok popüler olan indirim siteleri çok ciddi yavaş çalışıp sabrımı tüketirken LCW'nin online alışveriş sayfasının çok hızlı çalışması içime su serpti. Gerçekten hızlı, bi yere tıklayıp uzun uzun hiç beklemiyorsunuz. Renk, yaş, beden, model, fiyat, indirim, uzun/kısa yol, yaka vs filtreleme opsiyonları çok çeşitli olduğu için aradığınız ürünü çok kısa sürede buluyorsunuz.

Minnolara 1er sweatshirt ve 1er yelek aldım, bir sonraki alışverişi artık kendim için yapacağım :)

Cuma, Eylül 30, 2011

Tefal Actifry



Eşim biber, patlıcan, kabak, patates vs yaz kızartmasına bayılır, ancak fritözde litrelerce yağ içinde yapılan kızartmalar da pek sağlıklı olmadığı için evde hiç yapmayız, arada fırında deniyorduk, ama yağda kızartılanın lezzetinde olmuyordu.

Tefal Actifry çıktığından beri alsak mı diye hep söylüyordu, ancak fiyatından dolayı ben pek pas vermemiştim açıkçası, kocaman aleti mutfakta nereye koyacağım derdi var, o da ayrı konu.

Neyse Ramazan bayramı öncesi hepsiburada'da indirim vardı, düşündük taşındık, internetten araştırdım, yorumları okudum, tarif kitabında örnek yemeklere baktım, sadece patates kızartması dışında işe yarayabileceğine ikna oldum, tamam dedik alalım. Sipariş verdik, bayramdan sonra hemen teslim edidi.

Heyecanla o akşam patates kızartması denedik, evet 1 kaşık yağ ile leziz patates kızartması yedik, çocuklar da bayıldı.

İçinde dönen pervane sayesinde altı üstü güzel pişiyor, sürekli kapağı açıp karıştırmak zorunda kalmıyorsunuz. Fırınla üstüne kapak kapatılmış tava arası bir alet, bu açıdan pratik bulduğumu söyleyebilirim. Bir pazar sabahı -ayıptır söylemesi- sucuk dilimleyip içine attım, 5 dakikaya ayarladım, sucukta yeterince yağlı olduğu için hiç yağ eklemedim, 5 dakika sonra her iki tarafı kıvamında pişmiş sucuklar hazırdı. Bu 5 dakika içinde aman ters yüz edeyim, ocağın altını kısayım filan diye uğraşmadım.

Tek eksik tarafı saati çaldığında otomatik durmaması, bir üstü modelinde var, ama aradaki fark için bence elzem bir eksiklik değil.

O kadar para verdik aldık, mümkün olduğunca kullanmaya çalışıyorum, neler denedik, ne kadar süre pişirdik anlatayım, bunlar tecrübe usulü, elbette sizin koyduğunuz miktara ve kalınlığına göre değişiyor. Bu arada balık ve tavuğu çok uzun süre pişirmemeye dikkat edin, bu sefer de çok çabuk kuruya biliyor, pişmeye yakın kapağını açıp bi kontrol ederseniz iyi olur.

* Patates : 20-25 dk, Parmak dilimlenmiş
* Sucuk : 5 dk, dilimlenmiş
* Kabak : 15 dk, Halka halka dilimlenmiş
* Biber : 15 dk, çekirdekleri temizlenmiş, dilimlenmiş
* Tavuk : 20 dk, kemiksiz kalça
* Somon : 15 dk, iglo dondurulmuş somun buzu biraz çözülmüş, kibrit kutusu boyunca kesilmiş

Afiyet olsun :)

Çarşamba, Eylül 28, 2011

Ayşe Kulin ve kitaplari

Ev, iş, alışveriş, çocuklar derken kendime hiç zaman ayıramadığımı fark ettim. Çocuklar yattıktan sonra evi toparlıyorum, saat geç bile olsa 2-3 sayfa kitap okuyorum, zihnimi günün koşuşturmasından arındıyor.

Bu aralar Ayşe Kulin'in kitaplarına sarmış durumdayım, çok akışı ve sürükleyici bir anlatımı var, çok uykum gelmiş bile olsa gece kaptırıyorum, sabah da uykuma almadan kalkıyorum :)

DR mağazalarında 9.90 TL'ye küçük boy indirimli kitapları satılıyor, hatta bazılarında ikincisi %50 indirim kampanyası olabiliyor. iki kitabı 15 TL'ye alıyorsunuz. Hem hesaplı oluyor, hem de ebatları küçük olduğundan her yere kolaylık taşıyabiliyorsunuz, ayrıca bu kitapları basmak için daha az kağıt kullanıldığı için çevreye de katkıda bulunuyoruz.

Ayşe Kulin'in tüm kitaplarını öneririm, aa bir de Zülfü Livaneli'nin son kitabı Serenad'ı da çok beğendim.

* Türkan Tek ve Tek Başına
* Sevdalinka
* Nefes Nefese
* Umut

Salı, Eylül 13, 2011

Gece Bahçesi



Bizimkiler ilk kez gece bahçesi ile tanıştıklarında sanırım 1 yaş civariydı. O zaman pek bi şey anlamadilar, ilgilenmediler. 22 aylıklardı, cdleri bi kenarda unutmuşuz, hadi bi daha deneyelim dedik, bayıldılaaaar, sürekli izlemek istiyorlar, gördüklerini dilleri döndükçe bize anlatıyorlar.Geçenlerde DR'dan İş Bankası yayınlarından Gece Bahçesi - Eğlenceli Sesler (Sesli Kitap) kitabını satın aldım, sayfalarda kırmızı düğmeler var, basınca diziye ait sesler çalışıyor. Başucu kitaplarımızdan oldular.

TV konusuna gelince uzmanların tv ile ilgili farklı görüşleri var, açıkçası teorikle pratik her zaman bizim evde uymuyor. Hareketli 2 çocuğu idare edebilmek, 2 dakika nefes alabilmek için arada açıyoruz, fırsat bulursam da aa henry muz yiyor, bizim ördeğimiz nerde, abinin kırmızı şapkasını gördün mü gibi interaktif hale getirmeye çalışıyorum.

Büyükçe ilgi alanları değişiyor, önce Baby tv ve Baby First'teki çizgi filmleri izliyorlardı, şimdilerde gece bahçesine bayılıyoruz, yavaş yavaş sanki ilgimiz Tamirci Manny'e kayıyor, yakında bütün ev inşaat ve tamir malzemeleriyle dolar :)))

Cuma, Eylül 09, 2011

Galt Yapboz



Bu yapbozları bir arkadaşım hediye getirmişti. Bıdıkların kağıt kemirme merakları geçince -20 aylıklardı sanırım- ilk yapbozlarımızla tanıştık. Resimleri çok sevimli, kartonların kalınlığı kolay kolay kırılmayacak kıvamda, minik ellerin parçaları birleştirebilmesi için yeterinde büyük ve parçaların girintileri çıkıntıların tam onların yaşına uygun zorlukta.

Önce ne yapılacağını anlamadılar, hepsini ben yaptım, yaparken aa bu koyunun parçasıymış, aaa bu da helikopter oldu, haydi traktörün diğer parçasını bulalim, o değil, bu değil, yaşasın bulduk, traktörü yaptık filan diye epey anlattım. Özellikle ilk başta birleşen resmi alıp başka yere taşımak istediklerinde ortadan ayrıldığı için çok sinirlendiler, onlara bunuların yapboz olduğunu istersek tekrar tekrar beraber yapabileceğimizi anlattım, 2. 3. denememizde alıştılar, şimdileri artık kendileri yapıyor, birleştirdiğimiz ojbenin hemen adını söyliyor, hayvansa sesini taklit ediyoruz, araçsa ses efekti yapıyoruz.

Oynayıp sıkıldıklarında artık kendileri toplayıp kutularına koyuyorlar, parçalar kaybolmasın diye diye anne de dolabımıza saklıyor :)

Salı, Eylül 06, 2011

Ennn pratik mama sandalyesi

Test ettik onayladık, en pratik ve en hesaplısı kesinlikle IKEA Antilop mama sandalyesi. Bıdıklar 4-5 aylık olduklarında bi heves ikinci el Chicco'nun Polly mama sandalyesini aldım. Gerçekten çok güzel, çok konforlu bir sandalye, ama bizimkiler hiç sevmediler.

Bizde bi de iki çocuk olduğundan mutfakta iki sandalye birden çok fazla yer kaplayacağından ikincisini almaya bile hiç girişmedim, iyi oturabiliyor duruma gelinceye kadar yine Chicco'nun Dreams ana kucağının sırt dayama bölümünü dikleştirerek idare ettik.

9 aylık olmuşlardı sanırım, IKEA'ya gidip mama sandalyelerimizi (ve tabii ki tepsisini) aldık. Etrafı daha açık ve çocuklar dik oturup sağa sola bakınabildikleri için daha çok sevdiler ve sahiplendiler. İkinci el aldığım sandalyeyi de 3. el olarak hemen sattım :)

Sandalyenin ayaklarını kolaylıkla söküp takabiliyorsunuz, parçaları da hafif olduğundan taşıması çok rahat, daha küçük aylarda sırtlarını desteklesin, yumuşak olsun diye içine uygun küçük minder var, ancak bizimkiler zayıf olmasına rağmen minderler fazlalık gibi oldu, hiç kullanmadık. Bizimkiler yemek yerken yaramazlık edip çok batırdıklarında silmekle hiç uğraşmıyorum, küvetin için koyuyorum, duşla biraz su tutuyorum, tertemiz oluyor. Pikniğe, misafirliğe filan gideceğimiz zaman babamız hemen masanın ayaklarını söküyor, arabanın arkasına atıp götürüyoruz, gittiğimiz yerde de onlar rahat biz rahat yemek yiyoruz, tepsilerine konan yemekleri yiyorlar, eğer resim defterleri, kitapları vs varsa oyalanabiliyorlar.

Herkese ısrarla tavsiye ederim :)

Pazar, Eylül 04, 2011

Diş kaşıyıcı



Diş çıkarma bebeklerin hem kendilerinin pek uyumadığı hem de anne babalarını uyutmadıkları, iştahın azaldığı, huzursuzluğun arttığı zor bir dönemdir.

Bir çok markanın pahalısı ucuzu oyuncaklısı sadesi vs çeşit çeşit diş kaşıyıcısı var, bizimkiler en çok resimdeki Nuk'un bu ikilisine bayıldılar, sürekli ellerinde gırc gırc dişlerini kaşıyorlardı. Tutması kolay bir ergonomisi var, gerektiğinde arka dişlere de ulaşabiliyorlar, turuncu halkanın hafif yumuşak dokusu masaj yaparak damağı rahatlatıyor.

Biraz daha büyüdüklerinde, boğulma riski azalıp kendi kendilerine bi şeyler yeme çabası başladığında buzdolabından çıkmış salatalık ya da havuç çubuklar verdik, hem kendileri bi şey yemenin keyfini çıkardılar hem de damakları biraz da olsa rahatlamış oldu.

Not : Büyük parça yutma olasılığına karşı bebeğinizi gözünüzün önünden ayırmayın.

Cumartesi, Eylül 03, 2011

Islak mendil konusu

Bebekler doğduklarında ciltleri çok hassas oluyor, pişik oluşmasını engellemek için temizliğe özen göstermek gerekiyor.

Biz ilk aylarda sadece su ve pamuk kullandık, büyük boy paket pamuk alıp önce ıslatıyorsunuz, fazla suyunu pamuğun dokunusunu bozmadan sıkıyorsunuz, kumaş gibi bir dokusu oluyor, katları açıp dilimleri kesebilirsiniz, bu şekilde sadece su ile ıslatılmış pamuğunuz hazır, yoksa her altdeğiştirmede bi parça pamuk al sil at bu şekilde başa çıkmak zor. Ağzı kapalı bir kapta en fazla 2 gün saklayabilirsiniz, sonrasında kokabilir.

Bıdıklar 3 aylık filan olduklarında artık hazır ıslak mendillere geçtik, ben kokulu ve losyonlu mendillerden hoşlanmıyorum, hatta bazı markalar var, sanki koku kazanına düşmüş gibi. Uni Baby Yenidoğan Islak Pamuk Mendil : Kesinlikle tavsiye ederim; boya, parfüm, paraben vs içermiyor. Her bir paketin içinde 40 adet var ve piyasanın en iyisi olmakla beraber malesef fiyatı diğerlerine göre biraz pahalı, ama kesinlikle değer, ne fazla ıslak, ne fazla kuru temizlik yapmaya yetecek kıvamda. Internette ya da marketlerde guzel kampanyalar oluyor, denk geldikçe stok yapabilirsiniz.

Özellikle bebeğiniz biraz büyüyüp daha sık dışarı çıktığınızda, çocukların kendi kendilerine yemek yeme çabaları başladığında ıslak mendil tüketimi daha da artıyor, el yüz temizliğinde içinde bin tane koku, kimyasal olan bir şey ile ellerini, ağızlarını silemiyorum. Malzeme çantamızda bir paket unibaby, bir paket de daha ucuz bir markadan taşıyorum, unibaby'i sadece çocukların temizliği için kullanıyorum, daha basit işlemler için örneğin ayakkabısının altını silmek gerektiğinde, üstüne bi şey döküldüğünde, restorana ait mama sandalyesini kullandığımızda diğer ucuz olan markayı kullanıyorum, böylece fiyat anlamında biraz denge sağlayabilirsiniz.


Cuma, Eylül 02, 2011

Piccolini



Bütün çocuklar gibi benim bıdıklar da makarna hastası. Makarnanın daha besleyi olması için içine biraz et suyu karıştıyorum, suyunu iyice çektiyorum, piştikten sonra biraz tereyağı ekliyorum, ama bizimkiler sebzeli, peynirli vs pek sevmiyorlar, illa sade yiyecekler.

Penne gibi parçaları büyük makarnaları çocuklar uzun süre çiğnedikleri daha az ve zor yiyebiliyorlar. O nedenle daha çabuk çineyip yutabilmeleri için genelde yıldız, arpa ve hatta tel şehriyeyi normal makarna gibi pişiyorum, kesinlikle çok rahat ve çokca yenebiliyor tavsiye ederim. Boncuk makarna ve kuskus da şekil itibari ile iyi bir alternatif olabilir.

Derken Barilla'nın sürprizi Piccolini ile tanıştık, 3 çeşidini de denedik, bizimkiler hepsini sevdi. %25i sebze püresinden oluşan bu makarna çeşitleri sadece çocuklar için değil, büyükler için de gayet besleyici, açıkçası domatestli ve havuçlusu benim favorim.

Cuma, Ağustos 26, 2011

2. yaş doğum günü pastamız



Merhabalar

2 yaş olduk, 2 yıl, geriye dönüp baktığımda 2 yıl hem çok uzun hem çok kısa geliyor. ilk 6 ay gaz sancıları hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu, şimdi o zamanlar hayal gibi geliyor ama gerçekten bitti. 2 yaş krizleri başladı, bu dönem de ne zaman biter diye bekliyoruz :)

Doğumgünü pastamızı Pastacı Burcu'ya ısmarladık, 2 gün gibi çok kısa bir zamanda pastamız hazırdı. Üstüne bizimkilerin en sevdikleri oyuncakları uçaklarının şeklini yaptırdık.

Pastanın hem görüntüsü hem de içi nefisti, formunu koruyan misafirlerimiz bile dayanamayıp koca birer dilim pasta yediler. İçini çikolatalı ve fıstıklı yaptırmanızı öneririm.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...