Salı, Nisan 18, 2006

Yeni Bir Hobi Daha


Sanki evdeki tüm boyalar, boncuklar, örgüler, ipler bitti, bütün kitan kitaplar okundu; bir de şu yapboz işine bulaştım. Aslında önceden 2 yapboz çalışmam olmuştu. Birisi nehir kıyısında çiçekçilerin olduğu bir resimdi, karlı bir İstanbul gününde gökyüzü kısmını biraz zorlayıp deneme yanılma ile bitirmiştim.

İkincisini eşimle birlikte beğenip almıştık, ilk önce bi heves birlikte kenarlarını yaptık. Daha sonra ben ortadaki kadın figürünü yaptım. Ama arkasındaki yeşil fonu bir türlü bitiremedim. Neyse ki yapboz halısı aldım da toplayıp kaldırdım, yoksa yarım kalmış yapbozu yaklaşık 3 sene nerde, nasıl muhafaza ederdim bilmiyorum.

Bir iki hafta önce kitapçı da gezerken bu yapboz çok hoşuma gitti. Arka fonun zor olması konusunda eşimin uyarılarına rağmen söz dinlemeyip bu yapbozu aldım. 30 Nisan'a bitireceğime dair söz verdim : 12 günüm kaldı.

Yapboz halısında hala bitmeyen yapboz olduğu için salondaki orta sehpaya el koydum, üstüne vakti zamanında bu iş için kestirdiğim MDF'yi yerleştirdim. İlk yapbozu yaparken Türkiye'de uygun fiyata yapboz halısı yoktu ya da ben bulamıyordum. Ben de taşınması kolay diye yapı markette istediğim ölçülere göre MDF kestirmiştim.

İlk önce kenar parçaları ayırdım. Bunları yaparken 1000 parça elden geçti, renklerine göre yine ayrı ayrı kaselere koydum. Kolay olan ve yeri çok belli olan parçaları yerleştirerek işleme devam ediyorum. Gökyüzü kısmına gelince bir de şekillerine göre alt gruplara ayırıp işleme devam edeceğim. Bakalım 30 Nisan'a kadar ne kadarını bitireceğim. Ama merak etmeyin bitmiş ve çerçevelenmiş halini sizlerle paylaşacağım. ( umarım )

Pazar, Nisan 16, 2006

Buz Devri - Ice Age 2 Gösterimde

Vee uzun zamandır beklediğim film nihayet gösterime girdi. Hiç kaçırır mıyım, hemen izlemeye gittim.

İlk film kadar başarılı ve eğlenceli olmuş. Bu filmde meşe palamutuna kafayı takmış Scrat'ın, bi çeşit sincap, rolü arttırılmış. Çok ilginç ve çok komik sahneler var. Sid, Manfred ve Diego dışında yeni karakterler eklenmiş. Çok şirin küçük hayvanlar var, tiplemelerine dikkat etmenizi öneririm. Filmle ilgili fazla detay yazamıyorum. Eğer benim gibi animasyon film meraklısı iseniz, kesinlikle kaçırmamalısınız.

Ali Poyrazoğlu, Haluk Bilginer ve Yekta Kopan seslendirmede yine harikalar yaratıyorlar. Deniz ve dalgaların olduğun bir bölüm vardı, detaylar o kadar gerçekçi ki, gerçek mi, yoksa animasyon mu hiç anlaşılmıyor.

Bu hafta Madagaskar'a benzeyen bir animasyon filmi daha gösterime girdi. Vahşi Doğa'yı (The Wild) henüz izleyemedim, ama en kısa zamanda gideceğim.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle...

Pazar, Nisan 09, 2006

Tam Buğday Unlu Ekmek

Eveeet ısrarlara dayanamayıp biz de ekmek yapma makinası aldık :)

Cumartesi günü karfurda alışveriş yaparken bir iki kez önünden geçtik, şöyle bir bakındık, sonuç olarak almaya karar verdik. Daha önceden Söke Un'un hazır ekmeklik un paketlerinden tam buğday unu karışımı almıştım.

Koşa koşa eve geldik. Kitapçığa hızlıca göz atıp hemen uygulamaya geçtim. Yapımı çok kolay. Kutunun arkasında verilen ölçülere göre sırası ile ılık su, un ve en son olarak da mayayı ekledim. Önerilen süreye göre 1 nolu programı seçip beklemeye başladım.

Kapağındaki bölmeden içini görebiliyorsunuz. Önce bi yoğurdu, sonra biraz bekledi. Sonra biraz daha yoğurdu, tekrar mayalanma süresi için bekledi. Son olarak da pişirdi. Bu süreç yaklaşık 3 saat sürdü. Tabii biz de meraklı kediler gibi sürekli gidip gidip kapağından baktık. Bence en güzel özelliklerinden biri de programın bitmesine ne kadar kaldığını küçük ekrandan görebiliyorsunuz.

Eve zaten mis gibi bir koku yayılmıştı, program bittiğinde bip sesleri ile bize haber verince koşarak mutfağa gittik. Heyecanla kapağını açıp mutfak eldiveni ile pişirme tavasını çıkardık. 10-15 dakika bekledikten sonra pişirme tavasından çıkardık, tel ızgaranın üzerine koyduk. Ekmek bıçağı ile ucundan biraz kesince içinin de gayet güzel piştiğini gördük. Artık ev yapımı ekmeğiz hazırdı.

Biraz reklam olacak, ama fiyat performans açısından bence harika bir ürün. Sabah kahvaltıda sıcak ekmek yemek isteyenler için şöyle de bir özelliği var; uyanma saatinizi hesaplayarak programlıyorsunuz, makina sabaha karşı çalışmaya başlıyor. Taze ekmek kokusu ile uyanabilirsiniz ya da rüyanızda nefis ekmekler görebilirsiniz :)

Yalnız şöyle de küçük bir sorun var. Bu kadar güzel bir alete kullanım kılavuzu pek yakışmamış. Biraz daha renkli, yazıları büyük, daha şık bir kılavuz yapsalar harika olur :)

Salı, Nisan 04, 2006

Enginarlı Pilav


Enginar mevsimi geldi çattı, işte size benden yapımı çok kolay, bir o kadar da lezzetli bir pilav tarifi.

Malzemeler:
1 orta boy soğan
1 su bardağı pirinç
4-5 tane haşlanmış enginar
1/2 su su bardağı haşlanmış bezelye
1.5 su bardağı kaynar su
5-6 dal dere otu
2 yemek kaşığı zeytinyağ
tuz

Yapılışı:
Soğanı soyup küp küp doğrayın, 2 yemek kaşığı zeytinyağında pembeleşinceye kadar çevirin. Bu arada enginarları küp küp doğrayın. Pirinci, durulandığında berrak su akıncaya kadar yıkayın ve iyice süzün. Pirinci tencereye ekleyip soğanlarla birlikte çevirin. Pirinç taneleri şeffaflaşınca bezelye ve enginarı ekleyin. Damak zevkinize göre tuz serptikten sonra 1.5 su bardağı sıcak su ekleyip tenceredekileri güzelce karıştırın. Tencerenin ağzını kapatıp kısık ateşte pişmeye bırakın.

Bir 10-15 dakika sonra kontrol edin, eğer suyun az geldiğini düşünüyorsanız yaklaşık yarım su bardağı daha kaynar su (daha az da olabilir, ben biraz göz kararı ekledim de) ekleyebilirsiniz. Pişmeye yakın ince doğranmış dereotunu ekleyin. Pilav hazır olduğunda tencerenin üzerine peçete veya kağıt havlu örtüp kapağını kapatıp dinlendirin. Daha sonra harmanlayıp servis edebilirsiniz.

Pilavdaki enginar ve bezelye miktarı ile arzu ettiğiniz şekilde oynayabilirsiniz. Enginarlı pilav yerine pilavlı enginar da yemek değişik olabilir :) Bir dahaki sefere pişirirken içine yarım limonun suyunu da eklemeyi düşünüyorum, sizin de aklınızda olsun.

Afiyet olsun

Pazar, Nisan 02, 2006

Bahar Geldi

Sizin oralarda hava nasıl? Bizim buralara çoktan bahar geldi :) Saatler de bir saat ileriye alındı ya, akşamları hava geç kararıyor. Sürekli gezesim geliyor. Pazar günü balkondaki sardunyalarıma biraz ilgi gösterdim, geçen sene diktiğim lilyum soğanları bu yaz da açmaya hazırlanıyorlar.

Aslında burçlarla pek ilgilenmem, ama enteresandır arkadaşlarımın burçlarını dikkate aldığımda bi iki burçta gruplayabiliriz : Koç, Yengeç, Aslan. Bunlar dışında arkadaşlarım yok, var tabii. Ama en çok koç burcunda arkadaşım var. Sezonu benim doğum günüm ile sezonu açtık.

Bu pazar günü de bir arkadaşımıza doğum günü sürprizi yaptık. Geçen haftaki organizasyonda ekmek yapım kursuna gidelim diye tutturunca biz de ona ekmek makinası almaya karar verdik. Karfurdan Sinbo'nun bu modelini aldık. Kampanyası vardı, el mikseri ve mutfak tartısı hediyeliydi. Bir de markete gitmeye üşenmesin diye Söke Un'un hazır ekmek unlarından da 2 paket aldık.

Hepsini bir güzel hediye paketi yaptırıp pazar sabahı erkenden kapısına dayandık. Sabahın köründe elimiz kolumuz paketlerle dolu bizi görünce şok oldu tabii :) Heyecanla ekmek denemelerinin sonuçlarını bekliyoruz.

Daha önceden yaptığım bileklikleri paylaşarak bu akşamki yazımı bitireyim. Bileklik yapımı gayet kolay : lastik misinaya boncuklarını istediğiniz sırada dizip bileğinize uygun boya geldiğinde sıkıca düğümlüyorsunuz. İşte bu kadar basit. Aynı tonlardaki bu iki bileklik birlikte takılınca çok şık duruyor.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...