
Sevdiklerinizle beraber mutlu, sağlıklı, huzurlu ve güzelliklerle dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle...

Sevgiler
Malzemeler:
3 adet yumurta
1 çay bardağı fındık yağı
1 su bardağı toz şeker
4 yemek kaşığı kakao
1 su bardağı vişne
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı süt (light kullandım)
3,5 su bardağı un
1 paket bitter çikolata
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tarçın
Yapılışı:
Bitter çikolatayı bir bıçak yardımıyla ufak parçalara ayıralım. Buzluktan çıkarttığınız vişneyi bir süzgeç üzerinde çözülmeye bırakın.
Derin bir kapta oda sıcaklığındaki yumurtaları ve şekeri iyice çırpalım. Sırayla yağ ve süt eklenip çırpmaya devam edilir.
Başka bir kapta un, kakao, tarçın ve kabartma tozu harmanlanır ve çırpılmış yumurtaya azar azar eklenir. Son olarak da çikolata tahta kaşık yardımıyla karışıma eklenir ve yağlanmış kek kalıbına dökülür. Suyu süzülmüş vişneler hamurun içine gömülür. Vişnelerin hamurun içine iyice gömülmesi için bir çay kaşığı arkası ile bastırabilirsiniz.
Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında yaklaşık 35 dakika piştikten sonra kürdan/bıçak yöntemi ile kontrol edelim. Kek soğuduktan sonra yanında dondurma ile servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun
Çocukken annem yaprak sararken, yaprakların saplarını ayıklamaya yardım ederdim, bunun dışında sarma konusunda pek tecrübem yok, ama yeme konusunda gayet tecrübeliyim :) Geçen biber dolması yapmıştım, artan içi de bu şekilde değerlendireyim dedim. Annem normalde avcunun içinde sarar, ben bir acemi olarak tabağa koyarak sardım, fena da olmadı hani. Yaprak sarması yapıyor musun diyenler için belgelenmesi açısından fotoğrafını çektim :)
Royal Castle içindeki meydanı ücretsiz görebiliyorsunuz. Pencere kenarlarına dikkatli bakınca birleştirilmiş olduğu rahatlıkla anlaşılıyor.
Aşağıdaki fotoğrafı manzara terasından çektim. Şehrin ortasından geçen Wista nehri görünüyor. Old Town'dan Krakowskie caddesi (üstteki fotoğraf) dümdüz yürüyünce Nowy Swiat caddesine varıyorsunuz. Burada yol üzerinde bir çok mağaza var, İstanbul'daki Bağdat caddesine benzetebilirsiniz. Binalar ve yerleşim eski olmasına rağmen kaldırımlar çok geniş.
Nowy Swiat caddesine gelmemizin amacı Polonya'nın en ünlü tatlılarını yapan Blikle'de bir şeyler yemekti. Biz oraya vardığımızda akşam olduğu için pek fazla çeşit kalmamıştı. Koyu Belçika çikolatası ile yapılmış Jubile kek yedim, nefis bir tatlıydı, tadı damağımda kaldı. Sanırım el yapımı çikolata da satıyorlar, ama malesef o kısmı kaçırmışım. Varşova havaalanında vize kontrolünden geçtikten sonra Duty Free alanındaki bir mağazada Blikli çikolatası bulabilirsiniz, aklınızda olsun.Orda da şehrin her tarafı renkli çiçekler ve lalerle süslenmişti.
Old Town Square dedikleri meydanı aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz. Kaldığımız 2 gün boyunca bu alanı gündüz gözü ile görememiştim. Dönüş günü uçağımız 13:10 olmasına rağmen sabah erken kalkıp kahvalıtımızı yapıp hemen buraya geldik. 1,5 saat kadar bir süre içinde ara sokaklarda dolaştık, bol bol fotoğraf çektik, sabah erken açan mağazalardan hatıra magnet aldık.
Aşağıdaki alanın 1944'teki halini bu linklerdeki fotoğraflardan görebilirsiniz. İnanılmaz değil mi?
http://www.samtid.dk/avisen/artikler/billeder/20010347-1.jpg Şehrin koruyucusu, simgesi kabul edilen Denizkızı, daha doğru Nehir kızının heykelini görebilirsiniz. Meydanda bir çok cafe ve restoran var, elmalı ördek (duck with apples) denemenizi öneririm.
Yapılışı :
Defne yaprağı tavuğa farklı bir lezzet katıyor, yemeğin suyu sadece domates ve tavuk suyundan oluştuğu için ekmeğinizi banarak tatmanızı öneririm.
Afiyet olsun
Yeni yaşlarda güzel şeylerle burda buluşmak üzere...
Sevgiler
14 tane muffin çıktı. Benim fırınım küçük olduğu için tepside 9 tane muffin pişirebiliyorum, ikinci partiye kalan 5 tane muffin de gayet güzel kabardı, beklemeden dolayı herhangi bir problem olmadı.
Afiyet olsun.
Örneğin ikinci kolyede sarı çivi üzerinde siyah kum boncuk takarak kolyeyi tamamladım. Bu diziyi daha da uzun yaparak kemer olarak da kullanabilirsiniz, beyaz gömlek üzerinde çok güzel duruyor.
Büyük kağıt peçetelerimiz vardı, acaba nasıl katlayıp koyalım derken, otelde ADSL olduğunu öğrendik, tabii hemen google'da 'napking folding' diye arattık. Yelpaze şeklinde katlanan bu yöntem çok hoşumuza gittik, denemenizi öneririm, hem yapılışı çok kolay hem de çok şık duruyor. Püf noktası : katları çok ince yapmayın, açıldığında peçete kullanılamaz hale geliyor. Yeni nişanlılar için kırmızı peçete seçtik, misafirler için dore ve gümüş renginde peçeteler hazırladık.
Masanın görüntüsünü canlandırmak için mutlaka taze çiçek koyun. İkinci fotoğrafta canlı çiçek, mumlar ve masaya serpilmiş dekoratif taşlar, pullar masanın görüntüsünü nasıl da değiştirdiğini görebilirsiniz.
Masa ile işimiz bitince süslenmek için hemen Safranbolu merkeze kuaföre gittik, saçımıza fön çektirdik. O kadar acıkmıştık ki, Kilcioğlu pide salonunda kocaman birer pide yedik, fotoğrafını çektim, ama canınız çekmesin diye yayınlamıyorum. Ordan çıkışta hemen hediyelik İmren lokumlarımızı aldık.
Sabah uyandığımızda bizi hoş bir sürpriz bekliyordu. Gece boyunca yağan yağmur sahaba karşı kara çevirmiş, 1-2 saat içinde her yer bembeyaz olmuştu. Fotoğraf makinalarımızı alıp dışarı fırladık. Kar, henüz kartopu oynama ya da kardanadam kıvamına gelmediği için mazaranın ve temiz havanın tadını çıkarttık.
Saat 13:00 otobüsü ile İstanbul'a doğru yola koyulduk. Bolu dağı tırmanışı epey zorlu oldu, İzmit'e kadar geçtiğimiz her yerde kar vardı. İstanbul'a 3 saat rötarlı gelmemize rağmen keyifli bir yolculuk oldu. Gazete okuduk, bulmaca çözdük, müzik dinledik, sohbet ettik, ara ara gözümüzü dinlendirdik. Mola verdiğimiz yerden Bolçi -Bolu çikolatası da almayı unutmadık.
Epey uzun bir yazı oldu, eh artık bir ay yazmam :) şaka şaka, bu aralar bir iki takı çalışmam var, boncuklar yetmedi, tamamlayınca yayınlayacağım.
Sevgiler